Puerto Williams’a vardığımızda adeta terk edilmiş bir kasabayla karşılaşıyoruz. Kışın iyice bastırdığı bu mevsimde sokaklarda kimsecikler görünmüyor.
Tek tük geçen köpekler bile aceleleri varmış gibi hızlı hızlı yürüyerek, buz tutmuş sokak aralarında kayboluyorlar. Tek katlı evlerin bacalarından yükselen dumanlar olmasa, kasabanın boşaltılmış olacağını düşüneceğiz.
Ushuaia’ya gitmeye karar veriyoruz. Ancak rüzgâr batıdan fırtına şiddetinde esmeye devam ediyor. Üç gün sonra hava kararırken rüzgâr hafifliyor. Bu fırsatı kaçırmıyoruz. Çabucak tekne neta ediliyor. Koltuk halatlarını fora edip Beagle Kanalına çıkıyoruz.
Ushuaia’daki yelken kulübünün iskelesine aborda olan Uzaklar II’ye aylar sonra ilk defa elektrik ve su bağlanıyor. Kablosuz internet sinyalleri kamarayı dolduruyor. Ancak karaya varmak bana iyi gelmiyor. Hemen o gün şiddetli bir gribe yakalanıp yatağa düşüyorum. Ne şans!.. Buzulların arasında yarı donmuş vaziyette haftalarca seyir yapmış, ama ikimiz de hastalanmamıştık. Neyse ki Sibel iyi… Yoksa kara bana dokunuyor mu?
Yattığım yerden akü problemimizle ilgili olarak web sitesine yollanan mesajları okuyorum. Bu tavsiyeler çok işimize yarayacak. En önemlisi de zor durumda arkamızda bize destek olacak birilerinin var olduğunu bilmek. Bu harika bir duygu… İlgisini esirgemeyen, yardımcı olmaya çalışan denizci dostlarımıza kalpten teşekkür ediyoruz.
Not: Bazı dostlar web sitesindeki iletişim adresimize de (osmanatasoy@superonline.com) e-posta yollamış olabilirler. Ancak bunları göremiyoruz. Superonline adresime bir şeyler olmuş. Son iki ay boyunca yeni hiç posta gelmediği gibi, eski tarihli tüm postalar da silinmiş. Superonline müşteri hizmetlerine yazdım, fakat henüz bir cevap gelmedi. Pek geleceğe de benzemiyor!