5 Haziran 2015 sabahı Marmaris’teki Ahu Hastanesi’ne girdiğimde görevli Elif Hanım bir video gösterdi. Bir dakika on iki saniyelik kaydı izlerken tüylerim diken diken oldu. İster istemez aklıma Pupa Yelken’in, o ne çok insana perdenin arkasını gösteren muhteşem kitabın, başındaki ithaf yazısı geldi: “Mezartaşı martılar olmuş denizcilerin aziz ruhlarına.”
Cep telefonuyla görüntüleri kaydeden güvenlik görevlisi Emrah olayı anlattı: “Sadun Beyin yattığı odanın altında bekliyordum. Vefat haberinin geldiği dakikalarda tuhaf bir şey oldu. Değişik yönlerden çıkagelen martılar binanın üzerinde toplanmaya başladılar.
Malum Marmaris’te tek tük martı görülür. İlk defa böyle bir olaya şahit oluyordum. Hemen cep telefonumu çıkarıp kaydetmeye başladım. Çok sayıda martı halka olmuş, daireler çizerek uçuyor, bir yandan da çığlıklar atıyorlardı. Tam da Sadun Beyin penceresinin üzerinde!”
Merdivenlerden odasının olduğu kata çıkarken düşündüm. Sadun Boro çoktan istediği yere gitmişti bile… Cansız bedenini birkaç metrekarelik hastane odasında bırakmış, sonsuz bir hiçlik alemine doğru uçup gitmişti. Hem de artık martı olmuş denizcilerin kanatlarında! Huzura…