Uzaklar’ı Arjantin Yat Kulübünün çekek yerinde karaya çektik. Niyetimiz zehirli boyasını sürüp bir hafta sonra denize indirmekti.
Tabii her zamanki gibi denizdeki hesap karadakine uymadı. Teknenin altında hesapta olmayan, yapılacak bir sürü iş çıktı. Yıllardır üst üste sürülmüş zehirli boyayı kazımamız üç gün sürdü. Bütün işleri Sibel’le ikimiz yapıyoruz. Sabahtan akşama kadar teknenin altında çalışınca akşam insanın kolunu kıpırtadacak hali kalmıyor. Maske kullanmama rağmen makinenin fırlattığı zımpara tozları yüzümü aşındırmış. Acısı akşam çıktı. Suratımın üst derisi kum raspası yapılmış gibi kazınmış. Yara merhemi sürmek zorunda kaldık.
Buradaki çekek yerlerinde tuhaf bir usul uygulanıyor. Karaya çekilen teknelerde yatmaya izin verilmiyor. Biz de Tigre adlı semtte ucuz bir hostel bulduk. Akşamları otobüsle hostele gidiyoruz. Fakat tekne dışında uyumak benim için çok zor. Hiç rahat edemiyorum. Dün gece de zor bir gece oldu. Gözlerime dolan zımpara tozları yüzünden bütün gece uyuyamadım. Sibel’in de raspa yapmaktan kolları ve boynu tutulmuş. O da sabaha kadar inledi durdu.
Bir süre sonra bütün yorgunluğumuzun geçeceğini biliyorum. Boyası bitince karşısına geçip bir sigara saracağım. Pırıl pırıl olmuş tekneye bakarak bir nefes çektiğimde tüm yorgunluğumuzun geçeceğine eminim.